Ahmet Aydın
Atmaca

Akademisyen, Heykeltıraş
- “...burada önemli olan sanat kısmında kalmaya çalışmaktır, bunun da yolu tekniğe hâkim olmak ama tekniğin kölesi olmamaktır.“

Farklı alanlarda kendini ifade eden sanatçıların üretim pratikleri odağında şekillenen röportaj serimizin konuğu, heykeltraş, akademisyen Ahmet Aydın Atmaca.

1. Üretirken kullandığın alışılmışın dışında bir ekipman,
alet, malzeme var mı?

Heykel sanatı diğer sanat dallarına göre pek de alışkın olmadığımız ekipmanların kullanıldığı bir alan. Kaynak makinesi, matkap, taşlama aleti, motorlu testere, dekupaj aleti gibi pek çok alet bizim günlük yaşamımızın bir parçası olmuş durumda, öyle ki bazen bir sanat atölyesinde miyiz, nalburda mıyız anlayamayacağınız anlar olabilir. Yine de burada gördüğünüz, bir zamanlar tahta kaşık olan ve benim yontarak bir heykel aletine dönüştürdüğüm modlaj kalemi, alışılmışın dışında bir alet sayılabilir.

Modlaj Kalemi
2. Seni her defasında yeniden üretmeye iten his/hisler?

Heykel sanatı, üretim açısından pek çok zorluğu içinde barındıran bir alan. Bir heykeli gerçekleştirmek, teknik olarak da ekonomik olarak da fiziksel şartlar açısından da çok zorlayıcı olabiliyor. Çok nadir de olsa üretmediğim, düşünmediğim bir an olursa, şu anki halimden daha az imkana sahip olmasına rağmen durmadan tasarlayan, üreten, kimi zaman uyumadan heykel düşünen geçmişteki halimi düşünüp tekrar başlamam ve hiç durmamam gerektiğini kendime hatırlatırım. Bu sayede gelecekteki halimin de şimdiki durumdan dattha fazla imkana sahip olması ve hayal ettiğim üretimleri gerçekleştirebilmek için geçmiş-şimdi ve gelecek arasında bir tür zihinsel köprü inşa ettiğimi hayal edip daha fazla çalışırım.

3. Seni temsil ettiğini düşündüğün ilk işlerinden biri?

2005 yılında, öğrenciyken yaptığım ilk metal heykel.

Metal Heykel - Ahmet Aydın Atmaca
4. Eskiz defterinden bir sayfa?
Eskiz - Ahmet Aydın Atmaca
5. Üretim sürecinde takip ettiğin adımlar nelerdir?
Bir eserin başlangıcından bitişine aşamalarını paylaşır mısın?

Genelde klasik üretim metotlarıyla çalışan bir sanatçı olduğumu söyleyebilirim. Heykel yaparken kafamdaki fikri bir figürle, portreyle başlayarak ve olabildiğince işi öncesinde tasarlamadan çalışırım. Çünkü tasarım kavramının sanata içkin bir kavram olmadığını düşünüyorum. Sanat daha çok bir fikrin, bir imgenin peşinde biraz kendini kaybederek ve kendini tekrar bulmaya çalışarak gelişen bir süreçtir. Üzerinde çalıştığım büst, figür ya da vücut parçalarını tamamlayıp daha sonra onları başka parçalarla birleştirerek, ya da kırarak yeni formlar elde etmeye ve onlara yeni anlamlar kazandırmaya çalışırım. Heykel sanatı büyük ölçüde el işçiliği ve alet edevat kullanma becerisi gerektiren bir uğraş olduğu için sanatçılık ve işçilik arasında gidip geldiğiniz bir sürece dönüşür, burada önemli olan sanat kısmında kalmaya çalışmaktır, bunun da yolu tekniğe hâkim olmak ama tekniğin kölesi olmamaktır.

Keymaker - Ahmet Aydın Atmaca
6. Üzerinde çalıştığın işin tamamlandığını nasıl anlarsın?

Heykel sanatı özelinde düşünürsek, işin en önemli kısmı işin bittiğini “fark etmek” aslında. Burada özellikle fark etmek kelimesini kullandım çünkü bazen bir iş tamamlanır ve onun tamamlandığını anlamazsanız ve tamamlanmış işi bozmaya, onu yok etmeye başlarsınız. Ben özellikle son dönemde ürettiğim işlerde malzemeye ve sürece teslim olmaya çalışıyorum çünkü bence yapılan işe tamamen hâkim olmaya çalışmak ve sürekli olarak kurallara bağlı kalmak yaratıcılığı öldürüyor.

7. Kusursuz bir sanat eseri desek aklına ne gelir? Neden?

Bence kusursuz bir sanat eseri mümkün değil.

“...Sanat, içerisinde insana ait kusurlar taşıdığı halde bizlere kimi zaman kusursuz görünmeyi başardığından dolayı tanımlanması zor ve eşsiz bir alan.”